Güven Gürbüz Yazdı : " ARANIR ZARAFET. BULUNUR MARİFET. "

Güven Gürbüz Yazdı ;

" ARANIR ZARAFET. BULUNUR MARİFET. "

"İşinin ehlidir. İşi zenaatından bellidir. Görünüşe değil, icraata ganidir.
İkna olmaz bilmeyen cahil. Ne varsa fikrinde dahil. Olur herşeye de müdahil.
Bilip bilmedik yerde soru sorulmaz. Bilirim deyip, bildiğiyle yanıltmaz. Doğru söz yalnış söylense o'da anlaşılmaz.
Bilirim derde bilmezsen. Yalan söyler anlamazsan. Her söze kanarsan.
Bakmazlar gözünün yaşına. Önünde duran kara kışına. En iyisimi bak sen kendi işine.

İşimiz düşer düştüğüne. Pişman eder sonra sorduğuna, soracağına.
En sonunda işler varır varacağına. Kimi doğru yoluna, kimi yanlışına.
Doğrular doğruları doğurur. Yanlışlar yanlışları karışlar. Başlar o zaman yarışlar.
Kim önde koşar kavuşur. Ortalık sonra birden karışır. Düşün şimdi küsler nasıl barışır.
Doğrular başını sallar. Yanlışlar ortalıkta sırıtırlar. Bulunmaz sonra düzeltecekler.

Ya medet derde sorarsan birine. Medet olamazsa ya derdine, kederine.
Marifet ararsın umduğunda. Dar başını birde kuma gömdüğünde. Anlam bulamazsın sorduğunda.
Bekleme boşuna karşıdan. Eli boş dönersin çarşıdan. Ne yaşından, ne başından. Herşey kumaşından.
Dikilen elbise dikiş tutacak. Süslediğin yerini bulacak. Yaz, kış işe yarayacak. Kim bulacak?
Her işin var bir başı. Belli olmalı yazı kışı. Bu günden yarına taşı. Olmalı insanın her zaman aklında başı.

Hoca Nasrettinin sesi duyulur. Ortalık yine uğultuya boğulur. Nedendir acep sorulur.?

Marifet Cübbe ve Kavukta ise Al Sen Oku

Nasreddin Hoca günün birinde cami avlusunda dostlarıyla sohbet ederken tanımadığı biradamla karşılaşır.
Adamın elinde de bir mektup vardır. Mektubu Hoca’ya uzattıktan sonra;
“Hocam, bu mektubu bir okuyuversene!” der.
Hoca, mektuba şöyle bir bakar, aşağısını yukarısını gözden geçirdikten sonra mektubun Farsça
olduğunu anlar ve adama;
“Oğlum ben bu mektubu okuyamadım, sen bunu başkasına okut.” der.
Adam bu cevap karşısında;
“Hocam, benim mektubumu niçin okumuyorsun?” diye ısrar edince;
“Evladım, ben Farsça bilmiyorum, onun için okuyamıyorum.” der.
Arsız adam öfkeyle Hoca’ya çıkışır:
“Hem üzerinde kavuğun, cübben olacak, hem de mektubu okuyamayacaksın, böyle
hocalık mı olur?”
Hoca bu sözlerin karşısında epeyce kızar, fakat konumu gereği sabrını da gösterir. Adam,
saçma sapan konuşmalarına devam edince, Nasreddin Hoca yerinden kalkar ve;
“Be adam, ne konuşup duruyorsun, eğer marifet cübbe ve sarıkta ise al sen oku.” deyip
üzerinden çıkardığı iki emaneti onun önüne koyar.

Anlayana sormalı anlamalı. Her gördüğün sakallıyı dedem sanmamalı.
Bileni vardır, bilmeyeni. Sap ile samanı çok iyi ayırt etmeli.
Kızmayalım, kızdırmayalım. ısrar edipte bıktırmayalım. Söylenene iyi kulak verelim.
Dışta değil asıl görünüş. Akılla fikirdedir iyi örtüş. İyiye yönelir o zaman gidiş.
Bu haftada bu kadar. Yazılacaklar sırasını bekler. Hayırlı günler.

Güven Gürbüz

14 Ekim 2023

Şebinkarahisar / Ankara"