Güven Gürbüz Yazdı : İçindeki Dışındaki Gör hakikati

Güven Gürbüz Yazdı :

İÇİNDEKİ, DIŞINDAKİ, GÖR HAKİKATİ

Bilmediklerimizdir düşündüren. Öğrendiklerimizdir bilgilendiren. Hangisi,nereden? Elbetteki bulması bizlerden.

Bakar görürürüz. Bildiğimizi düşünürüz. İçindeki değil,dışındakidir belki de hakikatimiz. Üşengeçliktir nedenimiz.
Çok iyi bilirsek önce vaktimizi düşünürüz. Zaman kaybı der geride çekiliriz. Uğraşmamak için bahanelerde üretiriz.
Kendimizedir düşüncelerimiz. Kazandırandan ötesini bilmeyiz. Her şeyden önce cebimiz. Sonra midemiz. Zevklerimiz.
Kimimiz. Kendimizden başkasını çok beğenmeyiz. Kimimiz. Sorsalar her şeyi çok iyi biliriz. Bilemediğimiz. Hepimiz.

İnsanoğluyuz. Gelip geçiciyiz. Başkasından akıl almayı severiz. Kendimiz üretelim diyede, neme lazım çok düşünmeyiz.
Edebiyat, felsefe, sosyoloji deriz. Öğrenmek için çokta merak etmeyiz. Gelişmeyi ümit eder,mütemadiyen hep bekleriz.
Dünyada neler oluyor? der merak ederiz. Bize neler sunuluyorsa onlardan öğreniriz. Sunulmayanlar nelerdir? demeyiz.
Üşengeçmiyiz? Bilemeyiz. Olumsuzlukları üzerimize almayız.Her gün pembe güller dağıtanları ararız. Hangi çiçekçideyiz?
Mutluluğumuz için her şey deriz. Başkalarının mutsuzluklarını niye göremeyiz? Bizimde başımıza geldiğinde fark ederiz.

Hoca Nasrettin fark eder. Fıkralarında neler söyler? İşte mizahından esintiler. Anlattıkca hepimizi serinletirler.

Bir Gram Bal İçin Birkaç Kilo Odun Yiyemem

Bir dostu Nasreddin Hoca’ya birkaç kilo keçi boynuzunu hediye getirir ve;
“Hocam, çam sakızı çoban armağanı, bizim oralarda olanlardan sana hediye getirdim.”der.
Hoca Efendi, keçi boynuzlarını ve dişlerini şöyle bir kontrol ettikten sonra;
“Sağ ol komşu, bir gram bal için bir birkaç kilo odun yiyemem.” der.

Çağ değiştikçe düşüncelerde değişir. Değişmeyen doğanın kanunları içindeler. Dönüp, dolaşıp, yine aynı yere gelinirler.
Gücümüzün yetmediği tek ilahi adalettir. Sığındığımız noktalar. Doğuştan kalbimizde işaretlidirler. Yaşadıkça görünürler.
Kader der birleştirir. Yol der uzaklaştırır. Akan yıllar. Döner. Dolaşır. Her bedende ayrı yüzler. Değiştik neler derler.
Nereden gelir bize hediyeler? En çok sevdiğimiz insanlardır. Bizi mest eder. Gülen yüzler. Alkışlayan eller. Koşan ayaklar.
Buluşmalar, sarılmalar. Ne gam kalır, ne keder. Hayat hep böylemi sürer gider? Ne zamanki araya girer yıllar. Başlar sorgular.

Atalardan miras genlerimiz. Açıldıkça açılan, sonra saçılanlarımız. Nesiller boyu süregelenlerimiz. Yine hep birlikteyiz.
Bizim bizlerden aradığımız. Kısa ömrümüze çok şeyler sığdırmamız. Tüm sorun,imkan ve olanak sorunlarımız. Nasıl gideririz?
Yaşarken paylaşımcılığı öğrenmeliyiz. Hepimiz dünyaya sığıyoruz. Sınırlardan ibaret mekanlarımız. Aynı hamurdan yoğrulmuşuz.
Yaşarken gördüğümüz canlılar alemimiz. Bilmediğimiz ne kadar var, kim bilebiliriz. Sırları içinde barındıran yaradanımız.
Bir kıvılcım da tüm varlığımız. Atomlarımız. Moleküllerimiz, Elementlerimiz. Uzayın derinliklerindeyiz. Fazla düşünmeyiz.

10 Ekim 2024

Güven Gürbüz

Şebinkarahisar / Ankara