Güven Gürbüz Yazdı : Çocuktuk büyüdük

Güven Gürbüz Yazdı :

ÇOCUKTUK BÜYÜDÜK

Gecekondular vardı, şimdiki portakal çiçeğinde.
Bacalardan tüten isli duman, kaplardı sokağında.
Kokarca dere kokardı, mahallenin orta yerinde.
Etrafını ışıtan, gaz lambasının loş ışığıydı.

Talih, kader, kısmet, beş kuruş der, gezerdi şans dağıtan.
İçinde ne yoktu ki, tarağı, cımbızı, aynasından.
Çoçukluğumun güzel tepe mahalesiydi, hep mahsun.
Sokağın içinde, sanki hala kulağımda uğultun.

Karga misali üşüşürlerdi, bohçacının başına.
Kim ne alacak, merak ederlerdi çeyiz sandığına.
Mektup yazdırırlardı, bekar genç kızlar yavuklusuna.
Yaz gelince otobüsler dolar, gurbetten, sılasına.

Havuzlu bağı derlerdi, Çankaya'nın akan pınarı.
Eşeklerin sırtında su taşırdı su satıcıları.
Mahalleli toplanıp gidilen, bize piknik yerleri.
Akar suda, kilimlere vurulan, tok, tokaç sesleri.

Bilmem hangisini tutsam, anlatsam, sorar birileri.
At sırtında geçiş yaparlardı muhafız alayları.
Köşke yakın yerlerdeydi, göz alıcı sefaretleri.
Zenginlerin muhitleri, kaplardı lüx daireleri.

Ayrancı beşinci durakta, açık havada sinema.
Mahalleli yolda, cümbür cemaat bir başka akşama.
Seyrettiğimiz türk filmiydi. En çok hüzün dolu drama.
Gece vakti ıslanırdı mendiller, gel de sen ağlama.

Dikmenin sırtları kıvrılır giderdi yokuşmu, yokuş.
Kömür yakılırdı sobaların da gelince karakış.
Karanlık çöker sokağa, başlar misafirliğe gidiş.
Hoş, sohbet, muhabbet, kestane kebap, çerez, meyva,ne hoş.

Pazar kurulurdu her hafta, haydi derdik iş başına.
Tornetlerimiz vardı, işe yarar, yük taşımasına.
Testilerimiz de sular, buz gibi soğuk su içene.
Çalışır kazanırdık hep, okul haşlığı parasına.

Yıldız mahallesi derler, her evin önünde bahçesi.
Tek katlı, müstakil, bahçeli, güzeldi her bir çehresi.
Ramazan ayında eksik olmaz, duyulur davul sesi.
Sahurda aydınlanırdı, mahallemiz gece yarısı.

Trene binerdik. Hayvanat bahçesine de giderdik.
Gençlik parkı derdik. Buluşurduk. Gülerdik, eğlenirdik.
Piknik derdik. Salıngaç kurar, birbirimizi sallardık.
Uzun eşşek, saklambaç, körebe, oyunları oynardık.

Ne çabuk geçti zaman anlamadık. Biz mi kandırıldık?
Göstermedik hiçte kendimize. Koynumuzda sakladık.
Renkli, renkliydi, misketler vardı. Nerelerde kaybettik?
Resmettik. Boyadığımız kalemlerimizdi. Yok ettik.

 

Güven Gürbüz
08 Haziran 2025
Şebinkarahisar - Ankara